Cruyff’ü tanımadan önce futbol hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
Pep Guardiola
Johan Cruyff güzel oyunu daha da güzelleştirmek için herkesten daha fazlasını yaptı.
Gary Lineker
Top her ayağına geldiğinde heyecanlandığınız o muhteşem futbolculardan biriydi.
Bobby Charlton
Kitabın arka kapağında bulunan bu alıntıları direkt olarak yazının başına koymamın sebebi, Cruyff’un nasıl büyük bir üstat olduğu ile ilgili girizgahı yapmak istemememden kaynaklanıyor. Yazıya kendi sözlerimden oluşan ağdalı birkaç cümle ile başlayıp Johan Cruyff’ün ne kadar önemli biri olduğunu söylemem bu yüzden gereksiz. Söylenmesi gerekenler halihazırda en büyük futbol dehaları tarafından söylenmiş ve kabul edilmiş durumda.
Cruyf’un gelmiş geçmiş en iyi futbolculardan biri olup olmadığı tartışılır ve bu tartışmanın sonunda en iyi futbolcu olmadığına karar verilir. Ancak en zeki ve en devrimci futbol insanı olduğu konusu ise benim nezdimde tartışmaya kapalıdır. 1947’de Amsterdam’da doğup 2016 yılında Barcelona’da hayata veda eden bu dehayı izlememiş hiç kimse yoktur. 2013 yılında doğup an itibariyle10 yaşında olan çocuklar dahi Cruyff’ü izleme şansına erişmiştir. Çünkü kendisinin öğrettiği ve oynattığı futbol, hala günümüz futbolunu domine ediyor. Getirdiği total futbol anlayışı, kimi kesimler tarafından futbolun endüstriyelleşmesinin ilk adımlarından olarak görülse bile, futbolu tümden değiştirmiştir. Oyunu belli bir taktiksel dizilime oturtan ve futbolun adeta matematiğini çözen bu yapı sayesinde aşık olduğumuz oyun akıcı, göze de hitap eden ve her dakikasıyla zevk veren bir olguya dönüştü. Kendisine olan minnetimi ve hayranlığımı girizgahta göstermeyeceğimi iddia etsem de böyle bir efsaneyi övme şansını kaybetmek ayıp olurdu. Biraz kitaba geçelim şimdi.
Johan Cruyff – Benim Oyunum
Johan Cruyff’ün otobiyografisi olan bu kitap, ciddi manada üstadın hayatında ve kariyerinde bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Kendi ağzından Amsterdam’da geçen çocukluk yıllarından Ajax altyapısı zamanlarına, özel hayatında yaşadığı olaylardan ilk Barcelona yıllarına, ABD’ye olan sansasyonel transferinden La Masia’yı kurduruşuna, total futbol öğretilerinden kupalarına kadar tüm ayrıntıları okuyabiliyoruz.
Türkçe’ye çevirisi Algan Sezgintüredi tarafından yapılan kitap, Domingo Yayınlarından çıkmış. Kitabı okurken birkaç kez kendi kendime “Acaba bütün kitabı gerçekten kendisi mi yazdı?” diye sordum çünkü kitap çok güzel bir akıcılıkta ilerliyor. Sonra kontrol ettiğimde Hollanda’lı gazeteci Jaap De Groot’un da kitapta imzası olduğunu görünce, biraz rahatlıyorum çünkü bir insan bu kadar fazla yetenekle ödüllendirilmemeli bence.
Kitap Johan Cruyff’ün hayatını kronolojik bir şekilde anlattığı gibi bazı yerlerinde onun iç dünyasında da bizi yolculuğa çıkarıyor. Winner mantalitesinin nasıl oluştuğunu, kazanmak için neler yaptığını, olaylara nasıl yaklaştığını okuyabiliyoruz kitapta. Ayrıca total futbol anlayışının nasıl ortaya çıktığını, bu anlayışta nasıl futbol oynatmak istediğini, taktik ayrıntıları da içtenlikle anlatıyor Johan Cruyff.
Akciğer kanseri olduğunu öğrendikten sonraki dönemini anlattığı yerlerde biraz daha duygusal bir hal alıyor kitap. Nitekim kendisine atfedilen meşhur sözü olan (doğruluğundan emin değilim) “Doktorlar sigarayı bırakmazsam futbol oynayamayacağımı söylediler, ben de futbolu bıraktım” lafını kitabın bir yerinde adeta yerin dibine gömüyor ve sigara içtiği için ne kadar pişman olduğundan da bahsediyor.
Kitabın İçinden
Hafıza-i beşer nisyan ile müsterihtir demişler atalarımız. Bu sözün modern versiyonu “Unutmak en büyük nimettir” diyebiliriz. Kitapta anlattığına göre bu nimet Cruyff’e çokça bahşedilmiş. Kendi başarısını da buna bağlıyor ki bir yerde şunu söylüyor:
“Olan oluyordu ve ben, olanlardan ders çıkarıp bir sonraki bölüme geçmeye çalışıyordum. Arkama pek bakmıyordum ve eve gelip kapıyı kapattığımda, kaybetmişsek bile her şeyi geride bırakıp unutabiliyordum. Maçlara dair ayrıntıları hatta attığım golleri bile çok iyi hatırlayamamam bu yüzdendir.”
Kitabın başlarında bir yerde ise 1969 yılında Ado Den Haag’a attığı meşhur falsolu golün tamamen iç güdüsel olarak attığından bahsediyor. Hiçbir planlama ya da ön hazırlık yapmaksızın attığı bu gol spontane gelişiyor ve ileride onun imza vuruşlarından biri oluyor. Bunu da yine unutabilmesine bağlıyor ilginç bir şekilde. Çünkü Cruyff, hayatı daha çok sezgileriyle yaşayan, iş güdüsel olarak hayatı takip eden birisi. Bir defa yaptığı bir doğru için tekrar geriye dönüp bakma ihtiyacı hissetmediğini söylüyor.
Total Futbol ve Johan Cruyff
Benim için kitabın en sevdiğim bölümlerinden birisi total futboldan bahsettiği yerdi. Total futbolu oyuncuların kalitelerinden ziyade mesafe, konumlanma ve pozisyon alma meselesi olarak tanımlıyor Cruyff. Diziliş ve mesafeler doğru ayarlandığında her şeyin yerini bulacağını söylüyor. Bununla ilgili kitaptan şu bölümü paylaşmak istiyorum:
“Bir örnek vereyim: sağ ayağını yeğleyen bir savunmacıya baskı yaptığımda sağından yüklenerek topu sol ayağına almaya zorlarım. Bu arada Johan Neeskens orta sahadan soluna hareketlenerek rakibi alelacele pas vermeye zorlar. Bu durumda işler iyice zorlaşır. Çünkü Neeskens adamını bırakmıştır ama rakip Neeskens’in bıraktığı boşluktan faydalanamaz; savunmadan Wim Suurbier öne çıkarak Neeskens’in yerini almıştır. Böylece çarçabuk ve etkin bir üçe-iki durumu yaratmış oluruz. Kısacası ben rakibin sağlam atağına yüklenirken Neeskens zayıf tarafına geçmiş ve Suurbier, Neeskens’in adamını yerinde kalmaya zorlamıştır. Bunların hepsi beş ila on metre çapında bir alanda gerçekleşmiştir.”
Burada uzun uzun alan parsellemek ve alanı doğru paylaşmaktan bahseden Cruyff, hücum içinse çok basit görünen bir söz söylüyor: “Top sizdeyken rakip gol atamaz”
Özellikle kitabın son bölümünde total futbol ile ilgili müthiş ayrıntılar veriyor. Futbolun taktik yönüyle ilgiliyseniz Total Futbol 101 gibi gelebilecek bir kitap. Hatta bazı bölümlerde Total Futbol Advanced dersine bile dönüşebiliyor.
BU bölümü kapatmadan önce Cruyff’ün bir öngürüsünü de alıntılamak istiyorum. Nitekim bu öngörünün gerçek olup olmayacağını göreceğimiz günlere gitgide yaklaşıyoruz. Cruyff, ileride Sergio Bustquest’in çok çok iyi bir teknik direktör olacağını hatta Guardiola’nın bile önüne geçebileceğini söylüyor. Sergio’nun sahadaki duruşunu, pozisyon bilgisini, oyun zekasını ve arkadaşlarına nasıl alan yarattığın kitabın birkaç bölümünde ayrıntılarıyla anlatıyor.
Saygı Duruşu ve Kapanış
Üstat bu kitapta adeta herkese veda etmiş ve arkasında harika bir eser bırakmış. Oynatılan futbol bir gün evrimleşecek ve belki de tootal futboldan geriye bir şey kalmayacak, bunu bilemeyiz ancak bu kitap bize futbolun en büyük taktiksel devrimcisinin çok güzel bir hediyesi olarak miras kalmış durumda. Kitapta ayrıca çok güzel fotoğraflar ve anlatmakla bitmeyecek anekdotlar mevcut.
R.I.P Johan!
1 thought on “Kitap İncelemesi: Benim Oyunum – Johan Cruyff”