Mahmoud Sarsak, Kamyonet Kasasında Ateş Eden Adamları Tanımıyor

filistinl futbolcu mahmoud sarsak

Bir cumartesi sabahı bir kamyonetin arkasından sağa sola rastgele ateş açan, asker ya da sivil hedef diye pek ayırt etmeyen insanları görünce “savaş başladı” ya da “şimdi savaş başlayacak” demiş olabilirsiniz.

Bize 1.Dünya Savaşı’nın da Avusturya’lıları Bosna’dan çıkarmak için kurulan Genç Bosna örgütünün genç militanı Gavrilo Princip’in Avusturya Veliahtını öldürmesiyle başladığını anlattılar. Hem de “Bir Sırp vurunca Avusturya Veliahtını, savaş başladı.” diye anlattılar

Ya da Yugoslavya’yı kılcal damarlarına kadar, köy, kasabalarına kadar ayıran o savaşın da Hırvat Boban’ın saha ortasında bir Sırp polisini tekmelemesiyle başladığını okuduk çoğu zaman. Boban’ın tekmelediği polisin de Boşnak çıkması kaderin bir cilvesi belki de.

Ne Princip’in kurşunu ne Boban’ın tekmesi başlatmamıştı halbuki savaşı. Ferhan Şensoy’un dediği gibi;

“Tanklar hazır olunca, savaşmanın günüdür

Horoz dövüşmek isterse ipe sebep serilir”

Ferhan Şensoy – İçinden Tramvay Geçen Şarkı

İsrail sokaklarındaki kamyonet kasasında hedef gözetmeden sağa sola ateş eden adamlar da bir savaşı başlatmaktan aciz, devam eden savaşa katılanlar olabilirdi en fazla. Filistin yıllardır işgal altında, işgalin de ötesinde bir abluka içinde. Su, gıda, ilaç gibi ihtiyaçlar bile İsrail’in “yüce gönüllülüğünün” izniyle bölgeye sokuluyor. Her gün “üç beş” Filistinlinin sokak ortasında bir yerleşimci tarafından vurulması ya da asker tarafından öldürülmesi artık haber bile değil. Filistin’in hayata, dünyaya teması oldukça kısıtlı.

Kendi penceremizden bakalım. Abluka altındaki Filistin futboluna dair duyduğunuz son şey Şili’de Filistinli göçmenlerin kurduğu CD Palestino olması hayli muhtemel. Belki de bir yerlerden Mahmoud Sarsak’ı duydunuz. “Açlık grevini yaparken neredeyse ölecek duruma gelmiştim, serbest bırakıldığımda ise yeniden doğmuş gibiydim…” Bu sözler Filistin Milli Takımı’nda forma giymiş ve Filistin futbolunun büyük umutlarla gelişimini izlediği Mahmoud Sarsak’a aitti.

Mahmoud Sarsak, bazı kaynaklara göre bir futbol maçı için bazı kaynaklara göre ise transfer olmak üzere 2009 yılında Batı Şeria’ya geçmek isterken İsrail güçleri tarafından 21 yaşında “yakalandı”. İsrail’in ona isnat ettiği suç İslami Cihad örgütüne üye olmasıydı. Mahmoud’un bu örgütle hiçbir bağlantısı yoktu ama anlatmasına fırsat verilmemişti zaten. Kendisinin de söylediği gibi o geçitten geçmesi konusunda bir sıkıntı olacağını düşünseydi buna kalkışmazdı bile.

Mahmoud hapse girdiğinde onunla aynı kaderi paylaşan, üniversite öğrencileri, doktorlar, kendisi gibi futbolcular ve sanatçıları gördü. “İsrail’in hedefi, Filistinlilerin yeteneklerini dünyaya göstermelerini engellemek ve başarılı olma ihtimallerini yok etmek” diyen futbolcu 3 yıllık mahkumiyetinin son aylarını açlık grevinde geçirdi. Bu üç yıl boyunca savunma dahi yaptırılmadı. Mahmoud’un açlık grevi FIFA’nın bile dikkatini çekti. Yine aktif ve emekli futbolcular bir imza kampanyasına ön ayak oldular. Eric Cantona, Abou Diaby,Frederic Kanoute, Lillian Thuram gibi isimler Mahmoud’un serbest bırakılması için girişimlerde bulundular. Mahmoud yıllar sonra verdiği bir röportajda FIFA’nın yardım etmediğini, Sepp Blatter’in açıklaması dışında bir destek göremediğini ama ünlü futbolcuların desteklerinin uluslararası kamuoyunda ses getirdiğini söylüyordu.

3 aylık açlık grevi ve kamuoyunda oluşan baskı serbest kalmasını sağladı. Ama Mahmoud Sarsak 21 yaşında girdiği hapishaneden 24 yaşında yarı kiloda çıkıyordu. Sezon başı antrenmanını kaçıran futbolcunun tüm sezon boyu her olumsuz performansının buna bağlandığı profesyonel futbol yaşantısında 3 yılı kaçıran; psikolojik ve fiziksel olarak “erimiş” bir futbolcunun işi hiç de kolay olmayacaktı.

Filistinli futbolcu Mahmoud’un futbol kariyerinde telafisi olmayan yıllarını çalan İsrail, Mahmoud’un serbest kaldığı gün de U17 Milli Takımının kalecisi Ahmed Abu Siad’i öldürdü. Henüz 16-17 yaşlarındaki Ahmed’in de hayalleri Mahmoud’dan farklı değildi ve İsrail onun hayallerini çalmaktan daha fazlasını yaptı.

Yine 31 Ocak 2012’de Faysal Hüseyin Stadında yaptıkları antrenmandan dönen Cevher Nasır Cevher ve Adem Abdül Rauf Halebiye, İsrail askerlerinin kurşunlarına hedef olmuştu. Cevher’in ayağına 10 kurşun, Adem’in iki ayağına birer kurşun sıkılmıştı. İsrail’in Filistinli sporculara sistematik olarak uyguladığı bu sindirme ve baskı da Mahmoud Sarsak’ın iddialarını doğruluyor. İki genç futbolcu bir daha futbol oynayamayacaklarını öğrendiler. Filistin Federasyonu bu sorun için FIFA’ya başvurduğunda oyalanmaktan başka bir şey ile karşılaşamadı.

Futbolcuları tutsak edilen, öldürülen, yaralı bir şekilde futbol oynayamaz hale getirilen ve statları-antrenman tesisleri bombalanan Filistin’de artık eksik olan tek şey futbol değil. İnsan hayatının abluka, işgal ve bombalarla hiç edildiği topraklarda çocukların bir umudu olan futbola gerçekten sıra bile gelmiyor. Mahmoud, Cevher, Adem, Ahmed… Onlar bir kamyonet kasasında birkaç tane adam sağa sola ateş etmeden çok önce öldürüldü, tutsak edildi, yaralandı. O günün Filistin savaşında Filistin’i yok etmek için Batı tarafından üretilecek rızadan başka hiçbir anlamı olmayabilir. Filistin de savaşıyor, savaşacak çünkü futbol topuyla bir stattan dönerken bile ölümle yüzleşen insanların başka şansları yok.

Photo Source: By Palestine Solidarity Campaign – https://www.flickr.com/photos/47386811@N03/12014412104, CC BY 2.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=31612329

Leave a reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Çerez Bildirimi

Web sitemizde çerezler kullanılmaktadır. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz bundan memnun olduğunuzu varsayacağız.